14 Haziran 2012 Perşembe

Barcelona 2012 1.Gün





2012 yılının sömestr tatilinde heyecanla beklediğimiz Barcelona yolculuğumuz başladı. 5 gün boyunca şehrin altını üstüne getirdik diyebilirim. Otel ve uçak biletlerimizi 3 ay öncesinden almış olmamız uzun bir hazırlık dönemi geçirmemizi sağladı. Şimdi İstanbula dönelim ve en başından başlayalım.


2012 yılının sömestr döneminde 24 Ocak Salı günü Uçağımız İstanbul Atatürk Havalimanın'dan ayrıldı. Dönüş tarihimiz 29 Ocak Pazar günüydü. Bursa'dan erken saatte otobüsle yola çıktık. Esenler'den Metro ile havaalanına ulaşmak oldukça kolay. Biletlerimizi ve otel rezervasyonlarını yaklaşık 3 ay öncesinden yapmıştım. Uçak bileti ile ilgili Booking.com'dan yapmış olduğum rezervasyon ile ilgili dökümandan başka elimde herhangi bir evrak yoktu. O yüzden uçağın kalkış saatine epey bir vakit olmasına rağmen dış hatlar terminaline gidip basılı olan biletlerimizi cebimize koyduk. Ne olur ne olmaz dedik :) . İstanbul - Barcelona uçuşu yaklaşık olarak 3 saat 15 dakika sürüyor. 





Barcelona El Prat hava limanına yaklaşık 17:30 gibi iniş yaptık. Kalacağımız yer Hotel Paral-lelPlaça d'Espanya meydanına yürüyüş mesafesinde. Havalimanın'dan şehre ulaşmanın bir kaç yöntemi var bizim için en uygun olanı  Aerobus olarak bilinen, havalimanı ve şehrin 2 ana meydanı arasında yolcu taşıyan otobüsler. Kişibaşı yaklaşık 4,8 Euro ve ücreti otobüse binerken şöföre nakit olarak veriyorsunuz. Şehre akşam üzeri vardık, bu yüzden ilk akşam küçük bir şehir merkezi turu yapıp otelimize geri döndük.



2. günün sabahı erken saatte kalkıp kahvaltımızı yaptıktan sonra otelimeze 50 metre mesafede olan L3 ( Yeşil ) metro hattı ile Passaig De Gracia durağına gidip oradanda L5 ( mavi ) hatta geçip Sagrada Familia durağında inip hedefimize varmış olduk. Erken yola çıkmış olmamız ve metro hattının oldukça basit olması işimizi oldukça kolaylaştırdı. Sagrada Familia gerçekten görülmeye değer önemli bir Katedral. Verdiğim link Katedralin resmi sitesidir. Uzun bir giriş sırasında beklemek istemiyorsanız online olarak buradan bilet satın alabiliyorsunuz. Biz gittiğimizde hiç sıra yoktu diyebilirim. Girişte dikkat etmenizi istediğim bir diğer noktada eserin kulelerine çıkış asansörleri var. Satılan biletlerde bu opsiyonu gözden kaçırmayın. Biz asansörle bu kulelerden birine çıktık, gayette memnun kaldık.














Katedralin inşaatı halen devam ediyor olması maalesef görüntü kirliliğine yol açıyor. Öğrendiğimiz kadarıyla bitiş tarihi olarak 2035 yılı gösteriliyor.


















Katedralin mimarı Antoni Gaudi tam 40 yıl boyunca inşaatın başında bulundu. Bir akşam evine giderken tramvayın altında kalan Gaudi'yi taksiciler arabalarının içi kan olur, diye almak istemedi. Malını mülkünü katedral için harcayan, kılığa kıyafete önem vermediği için yoksul bir dilenci sanılan Katalan mimar 2 gün sonra hastanede öldü.


2. Durağımız olan Park Güel'e doğru yola çıkıp metro istasyonuna inmiştik, rayların karşı tarafına görme engelli bir bayan geldi, merdivenlerden kendisine yardımcı olan köpeği ile birlikte indi. Bizde karşıdan hayran hayran seyrettik. Umarım Türkiye'de de bunun gibi örnekler artar.


Park'a ulaşmak için L3 ( Yeşil ) hattı kullandık. Lesseps durağında metrodan indikten sonra bir süre yürümeniz, hatta sokak aralarına döşenmiş olan üstü açık yürüyen merdivenler ile biraz yukarıya doğru tırmanmanız gerekiyor.




Parkın en ilgi gören noktalarından birisi küçük meydan, herkesin parkı dolaştıktan sonra biraz dinlenip bol bol fotoğraf çektirdiği bir yer. Meydanın hemen altında ana girişte taştan yapılmış, mantarları anımsatan kubbe biçimli çatıları olan iki yapı bulunuyor.












İlk gün oldukça hızlı ileliyoruz. Tahminlerimizde Sagrada Familia ve Park Güel'i gezdikten sonra gün biter diye düşünmüştük. Fakat öyle olmadı önümüzde değerlendirilmeyi bekleyen gayet iyi bir zaman var. Bizde planımızı uygulamaya devam ediyoruz. 3. uğrak noktamız Parc del Laberint d'Horta. Park Güel'den çıktıktan sonra tekrar L3 ( Yeşil ) metro hattına geri dönüyoruz ve aynı istikamette ilerlemeye devam ediyoruz. Mundet durağında inip biraz yürüdükten sonra park'ı bulabilirsiniz. Çok belirgin bir tabelası olmadığı için biraz etrafı dolaşıp bir iki yere girip çıkmamız gerekti ama. Pek zaman kaybettiğimizi söyleyemem. 1700'lü yılların sonunda kurulup günümüze kadar farklı akımlara ev sahipliği yapmış olan  bir park gezilip görülmeye değer. Labirentinde kaybolmak şartıyla tabii ki :) .





Evet bunca yer gezdikten sonra biraz dinlenme ve karnımızı doyurma vakti. Labirent De Horta'dan çıktıktan sonra tekrar L3 ( Yeşil ) hat ile merkeze La Rambla civarlarına geldik. Liman bölgesinde bulunan ufak bir alış veriş merkezinin altında Tapas ve Sangria eşliğinde denizi seyredebileceğiniz güzel mekanlar var. Mekandan kaltıktan sonra yine liman ve eski şehir ( old city ) olarak ismi geçen bölgenin içine dalıp rast gele sokakların içinde gezmek oldukça eğlenceli her an karşınıza çok farklı şeyler çıkabiliyor. Bunu neredeyse hergün yaptık :) .






Akşam'da boş durmadık Fotoğrafik açıdan geceleri ışıklandırıldığı için oldukça estetik duran farklı tasarıma sahip bir bina olan Torre Agbar'ı görmek istedik. Gördük görmesine fotoğraflarımızıda çektik fakat dönüş yolunda yanlış yön tayini yüzünden karanlık sokak aralarında küçük bir macera yaşadık. Kendimizi kaybolmakta güzel, insana kendisini daha özgür hissettiriyor gibi anlamlar üreterek kendimizi avuttuk. İlk günümüz işte böyle geçti. Kısaca madde madde yazacak olursak

  1. Sagrada Familia
  2. Park Güel
  3. Labirent De Horta
  4. Küçük bir Şehir merkezi turu
  5. Torre Agbar.
DSC_2580.jpg






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder